Haberler
Göçmenlerin Gündemi (8 - 14 Aralık)
8 Aralık
Girit açıklarında göçmen teknesi faciası: En az 18 ölü (Euronews Türkçe)
Göçmenleri taşıyan tekne, Türk bayraklı bir yük gemisi tarafından Girit açıklarında yarı batık halde bulundu. Adanın güney kıyılarında yürütülen büyük çaplı arama-kurtarma operasyonu tamamlandı.
Girit’in Lerapetra açıklarında, Hrysi Adası’nın 26 deniz mili güneyinde göçmenleri taşıyan bir teknenin alabora olması sonucu 18 kişi öldü.
Yunan makamlarından yapılan bilgilendirmeye göre, iki Sahil Güvenlik botu, bir Frontex devriye gemisi, üç sahil güvenlik teknesi, ayrıca bir Super Puma helikopteri ve bir Frontex uçağı, kayıpları bulmak için bölgeye sevk edildi.
İki kişi kurtarılırken, 18 kişinin cansız bedenine ulaşıldı.
Arama-kurtarma operasyonunun tamamlandığı ve teknede başka yolcu bulunduğuna dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı belirtildi.
Teknenin nasıl alabora olduğu ya da battığı henüz bilinmiyor.
Yunanistan, Orta Doğu, Afrika ve Asya’daki çatışma ve yoksulluktan kaçan insanlar için Avrupa Birliği’ne başlıca giriş noktalarından biri. Ölümcül kazalar ise sık sık yaşanıyor.
Türkiye kıyılarından yakın Yunan adalarına lastik botlarla ya da küçük teknelerle yapılan kısa ama tehlikeli yolculuk, yoğun devriyeler ve yasa dışı geri itmeler nedeniyle son yıllarda azalmıştı.
Son aylarda Libya’dan Girit’e yapılan geçişlerde ciddi artış gözleniyor.
https://tr.euronews.com/2025/12/07/girit-aciklarinda-gocmen-teknesi-faciasi-en-az-18-olu
8 Aralık
AB, ilticada sınır dışı kurallarını sertleştiriyor (DW Türkçe)
Avrupa Birliği'nde (AB), iltica başvurusu kabul edilmeyenlerin ülkelerine geri gönderilmesi süreçlerinin hızlandırılması ve cezaların sertleştirilmesine yönelik bir dizi önlem üzerinde uzlaşmaya varıldı.
Uzlaşma, AB ülkelerinin göç politikalarını sertleştirme konusunda giderek artan kamuoyu baskısıyla karşılaştığı ve aşırı sağ partilerin hızla puan kazandığı bir döneme denk geldi.
Önlemler paketinin merkezinde, iltica başvurusu reddedilmiş kişiler bulunuyor. Bu kişilerin geri gönderilme süreçlerine aktif katılımı zorunlu hale getiriliyor, talep üzerine kimlik belgelerini ibraz etmeyenlere ağırlaştırılmış cezalar getiriliyor.
AB sınırları dışında geri gönderme merkezleri kurulacak
Önlemler paketinin en önemli maddelerinden biri, oluşturulması planlanan geri gönderme merkezleri. AB sınırları dışında oluşturulacak geri gönderme merkezlerine, AB ülkelerinde iltica başvurusu reddedilmiş kişiler gönderilecek.
Geri gönderme kararlarının tüm üye ülkelerde geçerli olması konusunda da uzlaşmaya varıldı. Böylece, bir AB ülkesinde verilen geri gönderme kararı, diğer üye ülkelerce de otomatikman tanınacak ve bir ülkede hakkında geri gönderme kararı çıkarılan kişi, başka bir AB üyesi ülkeye seyahat edemeyecek.
STK'lar tepkili
AB'nin üzerinde uzlaştığı yeni önlemler, göç alanında çalışan kuruluşlar ve aktivistlerin ise tepkisine neden oldu.
Kimlik belgesi bulunmayan göçmenlere yardım faaliyetleri yürüten sivil toplum kuruluşu PICUM'dan Silvia Carta, "Avrupa Birliği güvenliğe, korumaya ve kapsayıcılığa yatırım yapmak yerine daha da fazla insanı tehlikeye itecek ve yasal boşluk içinde bırakacak politikaları tercih ediyor" eleştirisinde bulundu.
AB resmi verilerine göre, 2025'in ilk yarısında iltica başvurularında Fransa 78 bin başvuruyla başı çekti. Fransa'yı 77 bin başvuruyla İspanya ve 70 bin başvuruyla Almanya izledi.
AB'ye üye 27 ülke ile Norveç ve İsviçre'yi kapsayan 29 ülkede bu yıl Haziran sonuna kadar toplam 399 bin iltica başvurusu yapıldı. Bu, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23'lük azalma anlamına geliyor. Düşüşte, Beşar Esad rejiminin devrilmesi sonrasında Suriye'den başvurularda kaydedilen azalmanın etkili olduğu belirtiliyor.
https://www.dwturkce1.com/tr/ab-iltica-politikalar%C4%B1nda-s%C4%B1n%C4%B1r-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1-kurallar%C4%B1n%C4%B1-sertle%C5%9Ftiriyor/a-75066274
9 Aralık
ABD'den 19 ülke vatandaşına kırmızı kart (DW Türkçe)
ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi (USCIS), tüm sığınma başvurularını geçici olarak durdurdu. Kurumdan yapılan açıklamada "Her yabancının mümkün olan en kapsamlı şekilde tarandığından emin olana kadar işlemler askıya alınmıştır" denildi.
Sadece sığınma değil, 19 ülkenin vatandaşlarına yönelik çok daha geniş kapsamlı kısıtlamalar devreye girdi. Bu ülke vatandaşları ABD'ye giriş yapamıyor; göçmenlik başvuruları, vatandaşlığa geçiş süreçleri ve Yeşil Kart (Green Card) yoluyla kalıcı oturum izni başvuruları durduruldu.
USCIS Direktörü Joseph Edlow, mevcut Yeşil Kart sahiplerinin dosyalarının da "baştan ve sıkı şekilde" yeniden inceleneceğini açıkladı.
Güncel tetikleyici neden, Washington'da iki Ulusal Muhafız askerine yönelik silahlı saldırı oldu. Söz konusu saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen 29 yaşındaki Afgan vatandaşı tutuklandı ve cinayet suçlamasıyla hakkında dava açıldı. ABD medyasına göre bu kişi 2021'de, ABD'nin Afganistan'dan çekildiği dönemde ülkeye giriş yapmıştı. Şahsın ayrıca Afganistan'da önceki yıllarda CIA ve diğer ABD kurumlarıyla çalışmış olduğu da belirtiliyor.
Trump yönetimi saldırıyı, göç ve sığınma politikasını sertleştirmek için gerekçe olarak sunuyor. Trump, saldırganın "hiçbir güvenlik kontrolünden geçmeden" ABD'ye alındığını iddia ederek selefi Joe Biden'ın politikalarını suçladı.
Ancak ABD Adalet Bakanlığı bu iddiayı yayımladığı açıklamayla çürüttü. Bakanlık, kişinin ülkeye girişinden önce İç Güvenlik Bakanlığı ve FBI tarafından tam kapsamlı güvenlik taramasından geçirildiğini, o dönem "herhangi bir risk işareti bulunmadığını" bildirdi.
Hangi ülkeler yasaktan etkileniyor?
Karar Asya, Afrika ve Latin Amerika'dan 19 ülkeyi kapsıyor:
- Asya: Afganistan, Yemen, İran, Türkmenistan, Myanmar, Laos
- Latin Amerika: Küba, Haiti, Venezuela
- Afrika: Libya, Çad, Sudan, Eritre, Somali, Sierra Leone, Togo, Ekvator Ginesi, Kongo Cumhuriyeti, Burundi
ABD yönetimi, bu ülkelere Haziran 2025'te zaten giriş yasağı getirmişti. Yeni düzenleme mevcut kısıtlamaları daha da sertleştiriyor. Washington, bu devletleri "yüksek riskli" olarak sınıflandırıyor; gerekçeler arasında güvenilir bilgi eksikliği ve geri kabul süreçlerinde işbirliği yetersizliği gösteriliyor.
https://www.dwturkce1.com/tr/ye%C5%9Fil-kart-yerine-k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1-kart-trump%C4%B1n-giri%C5%9F-yasa%C4%9F%C4%B1-ne-anlama-geliyor/a-75065063
12 Aralık
AB hükümetleri mültecilere karşı aşırı sağın programına kayıyor (Enternasyonal Dayanışma)
Avrupa Birliği’nde (AB), bir süredir gelen mültecilerin sayısını azaltma ve iltica başvurusu reddedilen mültecilerin hızla sınır dışı edilmesi politikaları hayata geçiriliyor. Sınır dışı edileceklerin, geldikleri ülkelere gönderilememeleri durumunda “üçüncü güvenli ülke”ye gönderilmesi planı da kesinleşmiş görünüyor.
Avrupa Birliği içişleri bakanları, Brüksel’de pazartesi günü, yeni “Geriye Dönüş Direktifi”nin ayrıntıları ve üye devletler arasındaki mekanizmanın düzenlenmesi konusunda anlaşmaya vardı.
Buna göre, Nisan 2024’te üzerinde uzlaşılan Ortak Avrupa İltica Sisteminin (GEAS) hayata geçirilmesindeki son hazırlıklar da tamamlandı. Bakanların aldığı kararları Avrupa Parlamentosunun onaylaması gerekiyor.
Hukuka da insan haklarına da aykırı
Ancak özellikle üçüncü ülkelere geri dönüş merkezlerinin kurulması konusunda eleştiriler var. Sol, Sosyal Demokrat ve Yeşil partiler, AB dışında kurulması planlanan geri gönderme merkezlerinin ulusal ve uluslararası hukuka, insan haklarına aykırı olduğuna dikkat çekiyor.
Avrupa Mülteci Konseyi (ECRE), İnsan Hakları İzleme Örgütü, Caritas Europa ve Oxfam gibi 60’tan fazla uluslararası örgüt, yaptıkları ortak açıklamada, dönem başkanı Danimarka’nın uzlaşı önerisinin tehlikelerine dikkat çekti.
İltica başvuruları dikkate bile alınmayacak
İçişleri bakanları ise vardıkları uzlaşmayı bir dönüm noktası olarak görüyor. Yeni sınır dışı kararları, AB ülkelerinin “güvenli menşe ülkeler” konusunda ortak bir liste üzerinde anlaşmasını öngörüyor. Bu, söz konusu ülkelerden gelen insanların zulüm görmeyeceği varsayımına dayanıyor. Dolayısıyla bu ülkelerden gelen kişilerin iltica başvuruları neredeyse hiç incelenmeyecek. Listenin, gerici, otoriter rejimlerin işbaşında olduğu birçok ülkeyle genişletilmesi planlanıyor. Bu durum özellikle cinsel kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa uğrayan ya da zulüm gören grupların başvurularının daha fazla reddedilmesine yol açacak.
Almanya Federal Meclisi, güvenli menşe ülke belirleme yetkisinin artık hükümet tarafından yönetmelikle yapılabileceğine karar verdi. Şimdiye kadar parlamento karar vermek zorundaydı.
Ayrıca güvenli üçüncü ülkelerin sayısı “beyan” yoluyla artırılacak. Buna ek olarak, AB’nin sınırlarında uygulanan geri göndermeme ilkesinde değişikliğe gidilecek. Bu daha fazla insanın sınırlardan geri gönderileceği anlamına geliyor. Halbuki AB, insanlara insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele tehlikesi olan ülkelere gönderilmemelerini güvence altına alan uluslararası hukuki ilkeye uymakla yükümlü.
‘Geri itme’ yasal hale getiriliyor
Yeni düzenleme ile “geri itmeler” (pushbacks) fiilen yasallaştırılıyor. Ayrıca, Birleşik Krallık ve İtalya’nın benzer girişimlerinin ulusal mahkemelerce engellenmesinin ardından, üçüncü ülkelerde “geri dönüş merkezleri” kurulabilmesi için yasal çerçeve oluşturulacak. İtalya Arnavutluk’ta, İngiltere ise Ruanda’da geri gönderme merkezleri kurmuş, ancak mahkemeler bu uygulamaları hukuka aykırı ilan etmişti.
AB İçişleri Bakanlarının yeni kararları arasında iltica başvurusu reddedilen sığınmacılara yönelik ev aramaları, elektronik kelepçe gibi uygulamalar da var. Geri gönderme gözaltısının süresi belirsiz bir süreye uzatılabilecek.
Gelecek yaz yürürlüğe girecek
AB Komisyonu, Mart 2025’te geri dönüş kurallarını sertleştiren ilk taslağı sunmuştu. Şimdi daha da ağır yasaların çıkarılması, büyük ölçüde Almanya’nın yaptığı baskıdan kaynaklanıyor. AP tarafından onaylandıktan sonra gelecek yaz yürürlüğe girmesi planlanan yeni iltica şartları kapsamında Afganistan ve Suriye’ye de sınır dışı mümkün olabilecek.
https://enternasyonaldayanisma.org/2025/12/12/ab-hukumetleri-multecilere-karsi-asiri-sagin-programina-kayiyor/
13 Aralık
“Suriye’de kayıpların akıbeti hâlâ belirsiz”: Rania Al Najdi hafızayı araştırıyor – Evrim Kepenek (bianet)
“Başlarken…
Suriye’de bundan tam bir yıl önce, Esad ailesinin 53 yıllık hâkimiyeti ve Baas Partisi’nin 61 yıllık iktidarı sona erdi. Yeni Suriye ikinci yılına girerken, Türkiye’de yaşamaya devam eden ve ülkesine dönen Suriyeli kadınların deneyimlerine, beklentilerine ve karşılaştıkları zorluklara kulak veriyoruz.”
Suriye’de 2011’de başlayan süreç, yalnızca siyasi bir mücadele değil, aynı zamanda görünmez yasların, kaybolmuş hayatların ve suskun bırakılmış bir toplumun ağırlığını içinde taşıyan bir hafıza mücadelesine dönüştü.
Aradan geçen yıllara rağmen, zorla kaybedilen binlerce insanın akıbeti hâlâ bilinmiyor; aileler belirsizliğin hem acısını hem de mücadelesini omuzlarında taşıyor.
Bu sessizliğin içinden, acıyı tekrar üretmek yerine onu görünür kılmayı seçenlerden biri Suriyeli sanatçı, iç mimar ve insan hakları aktivisti Rania Al Najdi. Kendi tutukluluk deneyimini, devrim sırasında kaybettiklerini ve yıllardır duyulmayan sesleri sanat aracılığıyla anlatmayı tercih eden Rania, Şam Ulusal Müzesi’nde üç gün süren etkileyici bir hafıza sergisi gerçekleştirdi: “Anılmayanlar… ama Unutulmayanlar İçin.”
Suriye basınında yer alan haberlere göre sergi, Ulusal Müze’nin merkezî salonunda, kayıp kişilerin hikâyelerini hem semboller hem de belgeler aracılığıyla görünür kılan bir hafıza mekânına dönüştürüldü. Tavanlardan asılı yüzlerce kuş, zorla kaybedilenlerin “askıda kalmış” hayatlarını ve özgürlüğün yok oluşunu temsil ederken; uzun kâğıt panolara yazılmış yaklaşık 2.500 ismin yer aldığı listeler, yıllardır karanlıkta bırakılan kayıpların kimliklerini toplumsal hafızaya geri çağırdı.
Rania Al Najdi’nin kişisel mücadelesinden, sanatla kurduğu ilişkiden, kayıpların aileleriyle arasında kurduğu güçlü bağdan ve bu sergiyi mümkün kılan süreçten yola çıkarak, onun hikâyesine ve sanatının taşıdığı anlamlara yakından bakıyoruz.
Yazının devamı aşağıdaki linkte:
https://bianet.org/haber/suriyede-kayiplarin-akibeti-hala-belirsiz-rania-al-najdi-hafizayi-arastiriyor-314329
14 Aralık
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı: OMUZ OMUZA BİRARADA YAŞAMI İNŞA EDECEĞİZ*
18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü’nde, farklı nedenlerle göç etmek zorunda kalan milyonlarca insanın haklarının, yaşadıkları zorlukların ve verdikleri yaşam mücadelesinin bir kez daha altını çiziyoruz.
Göçmenlere yönelik ayrımcılık, nefret söylemi ve dışlayıcı yaklaşımlar toplumsal barışı zedelemekte; eşitlik ve kapsayıcılık temelinde geliştirilen politikalar ise ortak yaşamı güçlendirmektedir.
Bir arada yaşamak, farklı kimlikler, diller ve kültürler arasında karşılıklı saygı ve dayanışmayı güçlendirmekle mümkündür.
Barış, yalnızca çatışmaların sona ermesi değil; herkes için adil, güvenli ve onurlu yaşam koşullarının sağlanmasıdır.
Göçmenlerin toplumsal yaşama eşit biçimde katılabildiği, haklarının korunduğu bir ortam, kalıcı ve sürdürülebilir barışın temelini oluşturur.
Göçmen ve Mülteci Dayanışması olarak bugüne kadar hak ihlallerini takip etmekle birlikte barışı ve birarada yaşamayı savunduk.
Bugün de yine tüm kamu kurumlarını, yerel yönetimleri ve toplumu göçmenlerin haklarını gözeten, bir arada yaşamı ve barışı güçlendiren kapsayıcı ve hak temelli politikalara davet ediyoruz.
Dayanışmayı büyütmenin ve barışı birlikte inşa etmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Basın Toplantısı
Tarih: 17 Aralık 2025
Yer İstanbul İHD Şube Salonu
Saat: 13.00
https://x.com/Goc_Dayanisma/status/2000283290767650900