Haberler
Göçmenlerin Gündemi (22 – 28 Eylül)

25 Eylül
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı: Bir göçmen işçi cinayeti daha yaşanmasın! Nikolai Palamarcıuc için adalet!
23 Eylül Salı günü, göçmen işçi Nicolai Palamarcıuc, çalıştığı işyerinin sahibi ve akrabaları tarafından elleri ve ayakları bağlanıp darp edilerek işkenceye uğradı ve maalesef sonrasında kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Göçmen ve Mülteci Dayanışma Ağı olarak cinayetten sorumlu tüm faillerin en ağır cezaları alması için, göçmen işçiler için adalet talebiyle davanın takipçisi olacağız.
Yaşanan bu trajedinin “münferit” bir olay olmadığını biliyoruz. Göçmenlerin, patronları tarafından sömürülmesi, insanlık onuruna aykırı koşullarda çalıştırılması ve hatta böyle rahatça öldürülmesini mümkün kılan cezasızlık politikası, sistematik bir durumun, hepimizin içinde yaşamaya mahkûm edildiğimiz kapitalist sosyoekonomik düzenin ve emperyalizmin bir sonucudur.
Bu düzende hem Türkiye devleti hem de diğer emperyalist devletler, patronların yanında yer almakta, göçmenlerin güvencesiz koşullarda çalışması ve yaşamasına göz yummakta, uyguladıkları göç politikalarıyla insan hayatını bir “hammaddeye” indirgeyen sistemi devam ettirmektedir.
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı olarak bu düzene karşı çıkıyor; devleti göçmenlerin temel insan haklarına ulaşımının, insan onuruna uygun şartlarda yaşamalarının güvencesi olmaya ve göçmen işçiler için adaleti sağlamaya çağırıyoruz. Cinayetten sorumlu tüm faillerin en ağır cezaları alması için, göçmen işçiler için adalet talebiyle davanın takipçisi olacağız.
https://x.com/Goc_Dayanisma/status/1971218761844928926
25 Eylül
Almanya'ya ilticalara kabuller rekor derecede azaldı (DW Türkçe)
Almanya'da bir önergeye cevap veren federal hükümet, sığınma başvurularının kabul oranının 2025'in ilk yarısında yüzde 26,5 olduğunu açıkladı. Son dört yılda bu oran, yılın aynı döneminde yüzde 59 ile 72 arasındaydı. Yüzde 26,5'e düşmesi, rekor bir azalmaya işaret ediyor.
Yine yılın ilk altı ayında, iltica başvurularına verilen cevaplara yapılan itirazlar üzerine açılan dava sayısı önemli ölçüde arttı. 2025'in ilk yarısında, iltica başvurusu reddedilenlerin açtığı davalarda sayı yaklaşık 91 bin oldu. Böylece 2023'ün tamamında açılan dava sayısından çok daha fazlasına sadece bu yılın ilk altı ayında ulaşılmış oldu.
Almanya'ya yapılan sığınma başvurularında Suriyeliler son on yıldır aralıksız ilk sırada yer alıyor. Onları Afganistan vatandaşları, onları da son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) vatandaşları izliyor.
Yeni hükümetin izlediği sert göç politikası nedeniyle Türkiye'den gelenlerin sayısının 2025'te azaldığı görülürken bu yıl T.C. vatandaşlarının yaptığı sığınma başvurusunun Ocak-Temmuz arası 8 bin 873 olduğu dikkat çekiyor. Bu da geçen yıla oranla yüzde 59,1'lik bir düşüş demek.
Türkiye'den gelenlerin yaptığı toplam 41 bin 816 sığınma başvurusunun karara bağlandığı, bunlardan sadece 3 bin 78'inin kabul aldığı, 31 bin 581'inin ise doğrudan reddedildiği, böylece Türkiye'den gelenlerin iltica başvurularında kabul oranının ortalama yüzde 7,8'e kadar düştüğü görülüyor.
Bu arada geçen yıl Türkiye'den gelerek Almanya'ya sığınma başvurusu yapan yaklaşık 30 bin ilticacıdan yüzde 73,4'ü Kürt olduğunu beyan ederken, yüzde 22,7'si de Türk olduğunu belirtti. Geri kalan kısmı ya etnik kökenine dair beyanatta bulunmadı ya da başka azınlık gruplardan olduğu bilgisini ifade etti. Almanya'ya sığınma başvurusu yapanlara etnik ve dini aidiyeti sorulmuyor. BAMF verileri, iltica başvurusunu yapan kişilerin kendi isteğiyle verdikleri bilgilere dayanıyor.
Almanya'da ülkeye sığınmacıların çoğunlukla geldiği ülkelerden hangilerinin güvenli devlet olduğuna dair sürekli olarak güncellenen resmi bir liste bulunmuyor. Ancak Ocak 2024 itibarıyla Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF), Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Gürcistan, eski Yugoslavya topraklarında bulunan Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Moldova ve Senegal "güvenli menşe ülkeler" olarak nitelenmişti.
Güvenli ülke statüsü, siyasi, toplumsal ve ekonomik gelişmeler ile gerilimler, krizler ve savaşlar nedeniyle değiştiğinden ilticalar konusunda, BAMF ve federal hükümetin, ülkelerin durumuna dair Dışişleri Bakanlığının güncel değerlendirmelerine başvurduğu biliniyor.
https://www.dwturkce1.com/tr/almanyaya-yap%C4%B1lan-iltica-ba%C5%9Fvurular%C4%B1na-kabuller-rekor-oranda-azald%C4%B1/a-74129760
28 Eylül
Katledilen göçmen işçi Nicolai için eylem (Enternasyonal Dayanışma)
Göçmen Sendikası Girişimi, Moldovalı işçi Nicolai Palamarcıuc’un patronu Metin Çelik ve akrabaları tarafından işkenceyle öldürülmesine ilişkin çalıştığı Başakşehir’deki Cihan Deri’nin önünde açıklama yaptı.
Sendika, cinayetin münferit olmadığını, göçmen işçilere yönelik sistematik sömürü ve şiddetin sonucu olduğunu vurguladı.
“Patronların şiddeti cezasız bırakılıyor”
Bianet’ten Evrim Kepenek’in haberine göre, Sendika açıklamasında, Palamarcıuc’un 23 Eylül’de çalıştığı işyerinde uğradığı işkencenin ardından hastanede hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Cinayetin yalnızca patron Metin Çelik ve yakınlarının işçi düşmanlığının değil, “iktidarın patronlara sağladığı cezasızlık politikalarının bir sonucu” olduğu belirtildi.
Göçmen işçilerin Türkiye’de en ağır koşullarda, en düşük ücretlerle, güvencesiz çalıştırıldığını vurgulayan açıklamada, “En temel haklarını talep ettiklerinde baskı, şiddet, işten atma ya da sınır dışı edilme tehdidiyle karşılaşıyorlar” denildi.
Cihan Deri’ye dikkat çekildi
Sendika, cinayetin işlendiği Cihan Deri’nin yalnızca deri sektöründe değil, savunma ve havacılık sanayisine de üretim yapan, onlarca ülkeye ihracat gerçekleştiren bir şirket olduğunu hatırlatarak, “Göçmen işçilerin kanı üzerinden servet büyütülüyor, üstelik bu servet savaş suçlularına da satılıyor” ifadelerini kullandı.
“Nicolai’nin ölümü münferit değil”
Açıklamada, Afgan işçi Vezir Mohammed Nourtani’nin Zonguldak’ta, Suriyeli işçi Muhammed Basir’in ise Kocaeli’de yaşamını yitirdiği iş cinayetleri hatırlatıldı. “Nicolai’nin cinayeti, göçmen düşmanlığının körüklenmesinin ve patronların işçileri köle olarak görmesinin bir sonucudur” denildi.
Talepler
Göçmen Sendikası Girişimi, şu talepleri sıraladı:
Nicolai Palamarcıuc cinayetinin tüm sorumluları derhal tutuklanmalı ve cezalandırılmalı,
Göçmen işçilerin güvencesiz ve kayıtsız çalıştırılmasına son verilmeli,
İş cinayetleri ve şiddet karşısında cezasızlık politikaları bitirilmeli,
İşçi sağlığı ve güvenliği önlemleri acilen uygulanmalı,
Göçmen işçilere yönelik sınır dışı tehdidi ve keyfi uygulamalar sona erdirilmeli.
“Ortak mücadeleyle kazanacağız”
Açıklamanın sonunda emek örgütlerine çağrı yapıldı:
“Göçmen işçilere yönelik sömürü ve şiddet, sadece göçmenlerin değil, Türkiye’deki tüm işçilerin geleceğini tehdit ediyor. Nicolai’nin, Vezir Mohammed’in, Muhammed Basir’in hesabını sormak hepimizin sorumluluğu. Ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
“İşçi sınıfının canı ucuz değildir”
Göçmen ve Mülteci Dayanışma Ağı adına Yıldız Önen de şu açıklamayı yaptı:
“İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde, 16 Kasım 2021’de üç Suriyeli işçi; Mamoun al-Nabhan, Ahmed Al-Ali ve Muhammed El-Bish, kaldıkları barakada yakılarak katledildi. Irkçı saiklerle işlenen bu vahşi cinayet, Türkiye’de göçmen işçilerin maruz kaldığı sömürü, güvencesizlik ve şiddetin en ağır yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu cinayet münferit değildir. İş cinayetlerinde, tarımda, inşaatlarda ve madenlerde can veren göçmen işçiler her gün “görünmez” kılınmakta; çoğu zaman yasal haklardan, sendikal örgütlenmeden ve en temel yaşam güvencesinden mahrum bırakılmaktadır. Devletin denetimsizliği, işverenlerin sömürüsü ve siyasetin körüklediği yabancı düşmanlığı bu ölümlerin zeminini hazırlamaktadır.
Her işçi, nereden gelirse gelsin, hangi kimliğe sahip olursa olsun, eşittir. İşçi sınıfının canı ucuz değildir. Göçmen işçilere yönelik cinayetleri unutturmayacağız, unutturmamaya devam edeceğiz”
https://enternasyonaldayanisma.org/2025/09/28/katledilen-gocmen-isci-nicolai-icin-eylem/